This is default featured slide 2 title

Neşe sindirimi kolaylaştırır

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

Translate

29 Ocak 2014 Çarşamba

Fındık ve Fındık yağının faydaları












* Enerji verici ve besleyicidir. Cinsel gücü artırır. 
* Böbrek rahatsızlıklarında, güç ve dikkat gerektiren durumlarda yararlıdır.
* Böbrekteki kum ve taşları döker
* Vücudunuzun ihtiyacı olan proteini rahatlıkla fındıktan karşılayabilirsiniz. Fındık vücutta artık madde bırakmadan protein verir ve vücudun normal çalışmasına, zayıf düşmemesine yardımcı olur.
* Gelişme çağındaki çocuklara da hem enerji verip hem de besleyici olmasından dolayı gelişmelerini daha iyi sağlamak için fındık vermeliyiz.
* Hastalığın Ardından Nekahet dönemleri için ve ayrıca bütün gün bedeni ve zihni yıpranmalarla karşı karşıya olanlar için fındık gerekli bir besin kaynağıdır.
* Afrodizyak olduğu tartışılabilir ancak, yüksek tansiyondan prostata, kalp şikayetinden menopoz dönemi sorunlarına kadar bir çok rahatsızlıklarda fındık vücudu güçlendirici ve sağlığımızı koruyucu bir iş yapar.
* Fındığın kolesterolü düşürdüğünü ve kalp krizi riskini azalttığını, içerdiği yüksek kalsiyumdan ötürü kemikleri ve dişleri güçlendirdiğini, cinsiyet hormonlarını geliştirdiğini ve inanılmaz biçimde insana günlük yaşamda enerji verdiğini ortaya koyuyor
* Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir, vücuda kuvvet verir, nekahet devresinin çabuk geçmesini sağlar.
* Fındıkta diyet lifi %1-3 oranında bulunur, barsakta kimyasal bileşiklerin toksik etkilerini, kalın barsak hastalıklarını, kabızlığı ve kalp rahatsızlıklarını önler, serum lipit düzeyi ve kan şekerini düşürür.
* Sodyum düşük, magnezyum ve potasyum yüksek olduğundan vücutta kan basıncını düzenlemede önemli rol oynar.
* Kansızlık, sindirim ve dolaşım sistemi bozukluklarını önlemede gerekli olan demiri içerir. Süt ve mamülleri demir yönünden yetersiz olduğundan fındık bunlarla tüketilirse, açığı kapatır.

Fındık Yağı'nın faydaları

* Fındık yağı bol miktarda kalsiyum ihtiva eder ki bu da kemik ve diş gelişimi ve güçlenmesi açısından çok önemlidir.
* Fındık yağı bol miktarda kalsiyum ihtiva eder ki bu da kemik ve diş gelişimi ve güçlenmesi açısından çok önemlidir.
* Fındık yağı kolesterole iyi gelen, kalbi koruyucu ve kanseri önleyici etkisi olan, kan yapımında gerekli olan demir bakımından da zenginliği kabul edilen bir besindir
* Kolesterolü düşürür, kan şekerini dengeler.
* Demir ihtiva eder, kansızlığa karşı etkilidir.
* Zengin kalsiyum içeriği ile büyümeyi hızlandırır, diş sağlığını korur.
* E vitamini sayesinde hücrelerin yenilenmesini sağlar.
* Kalp damar ve kanser hastalıklarına karşı fındık yağı koruyucu etkiye sahiptir.
* Fındık yağının kansere ve kansızlığa karşı da koruyucu etkisi vardır.
* Fındık yağı bileşiminde %82 ye varan oranlarda oleik asit bulunmaktadır. Oleik asit kanda yüksek yoğunluklu lipoprotein oranının artmasını ve kan kolesterolünün azalmasını sağlar, böylece kalp damar hastalığı riski azalır. Günde en az 1 kez fındık yiyen insan hiç yemeyene göre 1/2 risk taşır.

kaynak:http//urlj.com/dshi2w

28 Ocak 2014 Salı

Saç yolma hastalığı ve saç yolma sebepleri

Kadınlar saç erkekler saç ve bıyık yoluyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, saç yolma hastalığının çoğunlukla 11-13 yaş grubunda başladığını kaydederek "Saç veya kılları yüzey derisinden kopacak şekilde çekmeye zorlayan saplantı ya da karşı konulamaz dürtü" şeklinde tanımlanan hastalığın tıptaki adının "trikotillomani" olduğunu söyledi.

Yolma davranışının saçlar ve vücuttaki kıllarla ilgili olabileceğine dikkati çeken Berksun, şöyle konuştu:

"Saç, kaş, sakal, bıyık en sık yolma bölgelerini oluşturur. Yolma davranışı, yolunan bölgede geniş açıklıklar meydana getirecek ölçüde yoğun olabilir. Sıkıntı ve stresle bu davranış artar. Bir kısım kadında saçlarını yeme de görülür. Bazı vakalarda saç yeme bu bozukluğun parçası olabilir. Saç yolma, kadınlarda erkeklere göre yaklaşık sekiz kat fazladır fakat bıyık ve sakal yolan erkeklerin de sayısı az değildir. Ortaya çıkan sosyal kaygı, sosyalleşmede bozulmaya sebep olabilir. Bugün için saç yolma bozukluğunun nedenleri tam bilinmemektedir ancak bu dürtünün sürmesinde kaygı, sıkıntı ve endişe önemli bir etkendir. Tedavide bilişsel davranışçı yöntemler ve anksiyete giderici ilaçlar etkili olabilir."

Berksun, saçların koparılması nedeniyle oluşan açıklığın bere, kasket, eşarp ve bandana gibi aksesuarlarla örtülmeye çalışıldığını vurguladı.
"Bu yüzden kişi birçok sosyal ortama girmekten kaçınır" diyen Berksun "Kuaföre gitmek karşılaşılacak sorular nedeniyle oldukça sıkıntı yaratan bir durumdur.

Çoğu zaman çekirdek aile dışındaki yakın akrabalar dahi sorunu bilmez. Bu bozukluğun getirdiği psikolojik baskının yanı sıra toplumdan uzaklaşma da ayrı bir duygusal yük getirir. Saç koparma davranışını durduramama ya da saçlardaki eksilmeyi örtbas etme gereğiyle iş ve eğitim hayatında büyük aksamalar oluşmaya başlayabilir" şeklinde konuştu.

Diğer psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi saç koparma hastalığında da herkes için ortak geçerli tedavi biçimi olmadığına işaret eden Berksun, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hastalıkta kullanılan etkili birkaç tür tedavi yöntemi vardır. Tedavi, öncelikle hastanın yaşına, dürtü bozukluğunu doğuran ve sürdürmesine neden olan kişisel, saptanabilir nedenlere göre şekillendirilir. Hasta eğer okul çağında ya da okul öncesi çocuk ise ebeveynler davranışı tetikleyen ve sürdüren nedenler konusunda bilgilendirilir. Tanının netleştirilmesi, durumun bir bozukluk olduğuna dair aileye ve kişiye farkındalık kazandırmak tedavide oldukça önemlidir. 

Sonraki dönemde bilişsel davranışçı terapiler yani davranışa farkındalık kazandırma, koparma davranışı ile ilgili düşünce süreçlerini yönetme, davranışı baskılama gibi ilaç dışı tedaviler son derece etkili ve önemlidir."




Kaynak: http://urlji.com/z2ykfo

Beyaz dişler sahip olmak ve çürük dişden kurtulmak

Prof. Dr. Ziya Mocan, yemek sonrası yenen elmanın ise dişleri temizlediğini söyledi.
Dişlerinizin hassas olmasından ve çabuk çürüdüğünden şikayetçiyseniz yediklerinizi yeniden gözden geçirmelisiniz. Ağız ve diş sağlığının beslenme ile yakından ilgisi olduğunu söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan,diş eti kanamaları ve diş çürüklerinden koruyan, beyazlık veren besinleri sıraladı:

Çürükler, diş minesini aşındıran asitleri oluşturan şekerin ağızda parçalanmasıyla oluşur. Patates cipsleri, peynirli çerezler, börekler, kurutulmuş meyveler ağızda uzun süre kalabilen yiyeceklerdir. Yemeklerden sonra elma yenmelidir. Çünkü elma, dişleri ve diş aralarını temizler. Dişleri beyazlatmak için muzun kabuğunu dişlerimize sürmeli ve sürdükten sonra yıkamalıyız.

Sağlıklı dişler için karbonatla gargara yapın. Şeker emmekten ve sakız çiğnemekten kaçının. Çünkü şeker ağzınızda durdukça vereceği zarar da artar. Şekersiz sakızdan da sakının çürüğe neden olmaz ancak midenize zarar verebilir.Şekerli, kolalı içecekleri yudumlayarak ağzınızda tutmayın. Tatlının üzerine yeşil çay içmek dişleri korur. Tatlı yiyecekler sonrası dişlerinizi fırçalayın ve yeşil çay için. Çürüklere yol açan bakteriyi öldürmesi için kakule tohumu çiğneyin.

MEYANKÖKÜ DİŞ ÇÜRÜKLERİNİ AZALTIR

Çürüklerle mücadelede meyankökü olumlu sonuç verir. Ancak, yüksek kan şekeri veya kalp problemi olanlar meyandan uzak durmalıdır. Hassas ve kanayan dişetlerinin sebebi çoğu zaman beslenme yetersizliğidir. Özellikle minik damarları güçlendirmeye yardımcı olan rutin adlı bioflavonoidlerle beraber C vitamini kompleksi takviye edilir. Bioflavonoidler, özellikle sebzemeyve ve tohumlarda bulunur. Rutin karabuğdayda boldur. Dişeti kanamasına karşı flavonoid zengini üzüm, kereviz, kızılcık, elma yemelisiniz.



Kaynak: http://urlji.com/a1hcgm

Bitter çikolatanın sağlığı faydaları

Özellikle diyetteyken tatlı krizlerini en hafif şekilde atlatmamızı sağlayan bitter çikolata; günlük bir miktar tüketildiğinde stresi yok ediyor, kalp-damar hastalıklarını önlüyor ve cildi gençleştiriyor.
Bitter çikolata, içeriğindeki şeker oranın az oluşu ile yediğimizde pişman olmadığımız masum atıştırmalıklardan biri.

Özellikle diyetteyken tatlı krizlerini en hafif şekilde atlatmamızı sağlayan bitter çikolata, günlük bir miktar tüketildiğinde stresi yok ediyor, kalp-damar hastalıklarını önlüyor ve cildi gençleştiriyor.

Peki, başka nelere iyi geliyor? İşte yanıtları:

Çikolata kan basıncını düşürür
Zaman içinde yapılan pek çok araştırmada bitter çikolatanın harika faydaları bulundu. Bunlardan en önemlisi ise günlük bir miktar bitter çikolata tüketen kişilerin kan basıncı seviyelerinin düştüğünün gözlemlenmesi.

Kalp sağlığı için önemli
Düzenli olarak bitter çikolata tüketmek, kalp-damar hastalıklarına yakalanmayı önlüyor. Kan basıncı seviyesini düşüren bitter çikolata aynı zamanda kötü kolesterolünden önüne geçiyor ve kalp hastalıklarına yakalanma riski en aza iniyor.

Antioksidan deposudur
Vücudu yaşlanmaya karşı koruyan en önemli şeylerin başında geliyor antioksidanlar. Kakao oranı yüksek olan bitter çikolata, sütlü çikolataya oranla 3 kat daha fazla antioksidan içeriyor. Günlük bir miktar bitter çikolata tüketmek, yaşlanmaya karşı korurken, kanser riskini de en aza indiriyor.

Hem lezzetli hem de sağlıklı
Bitter çikolatanın 2 gramında; lif, demir, magnezyum, bakır ve manganez gibi sağlığa çok yararlı besin maddeleri bulunuyor. Ayrıca küçük bir parça bitter çikolata yediğinizde 1.4 gram protein de almış olursunuz.

Cildin ışıldamasına yardımcı olur
Stres hormonları, ciltteki kolajenlere zarar verirve kırışıklıkların oluşmasına zemin hazırlar. Günlük bir miktar bitter çikolata tüketmek, stres hormonlarının vücutta oluşmasını önlüyor ve cildinizin daha iyi görünmesini sağlıyor.

Ayrıca bitter çikolatanın içinde bulunan flavin adlı madde, güneşin zararlı ışınlarına karşı cildi korurken, parlak ve sağlıklı görünmesini de sağlar.

Kan şekeri için önemlidir
Bitter çikolatanın içinde az miktarda şeker bulunur ve küçük bir porsiyon tüketmekte sakınca yoktur. Bitter çikolatanın içindeki flavonoidler, insülin direncini zayıflatır ve tip 2 diyabetin oluşmasını önler.




Kaynak: http://urlji.com/xf17fj

27 Ocak 2014 Pazartesi

Antep Fıstığını Sağlık açısından faydaları

Günde 10-12 adet yenilen iç antepfıstığı,vücudun günlük yağ ihtiyacını karşılayabilmektedir.
100 g antepfıstığı vücudun günlük protein,vitamin B1 ve fosfor ihtiyacının %35''ini karşılayabilmektedir.
 Antepfıstığında kolestrol yoktur Kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Kroner kalp hastalığının riskini azaltır.
 Antep fıstığı protein yönünden 2 kat,fosfor yönünden 4 kat sığır etinden daha üstündür
 Vitamin E,B ve C komplexince zengindir.
Antepfıstığı şeker hastalığında (Diabete Mellitus)kullanılabilir
100 gr antepfıstığında 4.0 gr posa bulunur.Posa miktarı yönünden pirinç, patates ve buğday (0.3 gr) dan daha üstündür
 İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan şekerinin yükselmesini önler.
 Yapısındaki lipitlerin çoğunluğu monounsature yağ asiti içerdiğinden(35 g), kan şekerini yükseltme (Glisemik indx) yönünden buğdaydan daha az riske sahiptir
 Kalp İçin Antep fıstığı kalp sağlığını korumada önemli bir ilaç vazifesi görür
 Hastalıktan Sonra Antep fıstığı nekahet dönemlerinde de vücudumuzun dostudur. Bir terkip içinde veya tek başına tüketilen fıstık, nekahet dönemin rahat ve kısa sürmesini sağlar, bünyeyi dirençli hale getirir
Akciğer için iyi bir iltihap temizleyicidir. Göğsü yumuşatır, ağrılarını hafifletir, öksürüğün geçmesine yardımcı olur. 

Ayrıca Antep fıstığı cinsel yönden güçlenmeleride sağlar

26 Ocak 2014 Pazar

Banyo yaparken geçen süre, banyo yaparken geçirilen süreye dikkat

Kışın oluşabilecek deri hastalıkları hakkında önemli bilgiler;
19 Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Şentürk, kış aylarında oluşabilecek deri hastalıkları hakkında önemli bilgiler verdi. 

Kış aylarının gelmesiyle bazı deri hastalıklarının görülme sıklığının arttığını ifade eden Şentürk, şöyle konuştu: “Sedef, egzama, kuruluğa bağlı kaşıntı gibi hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır. Bunun yanı sıra normal sağlıklı deride de havaların soğumasıyla bazı değişiklikler ortaya çıkabilir. Bunlardan en önemlisi yüz, eller ve ayaklarda deri kuruluğudur. Birçok kişi için kuruluk basit bir sorundan daha ötesini ifade eder.

Kuruyan deri çatlar, soyulur ve hatta egzama gelişimi kolaylaşır. Evlerin içinde ısıtıcı kullanılmaya başlamasıyla ısıtmanın tipinden bağımsız olarak, deri de kurumaya başlar. Merkezi ısıtma ortamın kurumasına neden olduğu için, evin çeşitli yerlerine nem sağlayıcıların yerleştirilmesi homojen bir nemlenme sağlayarak cildimizin kurumasını da önleyecektir. 

Çok su içmek direkt olarak cildi nemlendirmez ama genel vücut sağlığı için gereklidir. Kış aylarında sıcak banyo tercih edilmekle birlikte çok sıcak su derinin lipid bariyerini zayıflatır ve nem kaybına neden olur. Ilık su ile çok uzun sürmeyen duş alınması önerilir.”

BANYO SUYUNA KEPEK İLAVESİ

Banyo suyuna kepek ilave edilmesinin nemlendirici ve yumuşatıcı etki yapacağını vurgulayan Şentürk, şöyle devam etti: “Bu konuda gerekli bilgileri almak için doktora başvurularak cilt tipine göre uygun ürünler konusunda gerekli bilgiler alınabilir. 

Bu ürünlerin pahalı olması gerekmez, piyasada ucuz ve oldukça etkili ürünler de bulunmaktadır. Önemli olan ürünü kullandığınızda derinizde oluşturduğu histir, uyguladığınızda sizi rahatsız etmiyorsa, kokusundan, kıvamından hoşnut kalıyorsanız, amacınızı karşılıyorsa o ürün sizin için uygundur.” 

YAĞ İÇERİĞİ FAZLA NEMLENDİRİCİ KULLANILMALI

Prof. Dr. Şentürk, soğuk havalarda cildin kuruduğuna ve bu durumun rüzgarda daha çok arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Çünkü rüzgar derideki nemin buharlaşmasına neden olur ve kış aylarında derimiz bunun yerine geçecek nemlendirme yapamaz, yağ üretemez. Kış mevsimi ile yazın kullandığımız nemlendiricilerden farklı olarak yağ içeriği daha fazla ama yine cildimize uyumlu olan nemlendiricileri kullanmamız gerekir. 

Çünkü yağ deri üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak nemi deriye hapseder ve daha uzun süreli kalmasını sağlar. Güneşten koruyucular sadece yaz mevsimi için değildir, kış mevsiminde de güneş ışınları zararlı olabilir, bulutlu havalarda bile güneş ışınları yeryüzüne ulaşabilir. Bu nedenle kışın da açıkta kalan vücut bölgelerine geniş spektrumlu güneş koruyucuların aynı şekilde uygulanması gerekir.




Kaynak: http://urlji.com/xbwn2b

Ağız ve diş sağlığı tüm vücudu etkiler

Diş eksikleriniz kilolarınızın sebebi olabilir.

Dr. Mustafa Yılmaz, diş hastalıklarının damar hastalıklarına, romatizmaya, ülsere hatta kanser hastalıklarına bile yol açabildiğini belirterek çeşitli uyarılarda bulundu.

Dr. Yılmaz, ağız ve diş bakımına gereken özenin gösterilmesi durumunda ise koruyucu ve önleyici tedaviler ile problemlerin anında çözümü veya ilerde oluşabilecek sistematik rahatsızlıkların da önüne geçilebileceğine değindi. 

Dünyada ve ülkemizde diş ve diş eti hastalıklarının en önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını söyleyen Dr. Yılmaz, “Ağız ve diş sağlığının öneminin farkındalığında olan ülkelerde diş hekimine 6 ayda bir gitme zorunluluğu varken, ülkemizde son ana gelinceye kadar beklenmekte, onun öncesinde ise sürekli ertelenmektedir. 

Dolayısıyla koruyucu önlemler alınmadığı için dişle ilgili maddi ve manevi olumsuzluklar ortaya çıkıyor. Oysa ki ağız ve diş bakımımızı zamanında yapmamız koruyucu ve önleyici tedaviler altında problemlerin anında çözümü veya ileride oluşabilecek sistematik rahatsızlıkların önüne geçecektir. Düzenli olarak hergün dişlerimizi fırçalamamız gerekiyor” dedi.

DİŞ ÇÜRÜĞÜNDEN ÜREYEN BAKTERİLER TÜM VÜCUDUMUZA HIZLICA YAYILIYOR

Bilimsel araştırmalar ışığında birçok hastalığın ağız ve diş sağlığına gereken özenin gösterilmemesinden kaynaklandığına dikkati çeken Dr. Yılmaz, “Önemsemediğimiz bir çürükten üreyen ve tüm vücudumuza hızlıca yayılan bakteriler bağışıklık sistemimizi zayıflatarak, romatizmaya, çene altı lenf bezlerinin büyümesine, kalp-damar hastalıklarına, şeker hastalığında kan şekeri değerlerinin değişimine, 5-17 yaş grubu çocuklarda büyüme yetersizliğine, kemik erimesine, hamilelerde düşüklere yol açıyor. 

Ayrıca düzensiz gelişen kanser hücrelerinin gelişimine sebep olurken, ağızdaki bakterilerin salgıladıkları enzimler nedeniyle gastrointestinal sistemine toksinlerin salgılandığı ve buralarda ülserasyonlara, poliplere sebep olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır” diye kaydetti.

EKSİK DİŞİ OLANLAR GENELLİKLE KİLO PROBLEMİ DE YAŞIYOR

Ağzında eksik dişi olan hastaların genellikle kilo problemi de yaşadığına dikkat çeken Dr. Mustafa Yılmaz, “Sindirimin ağızda başladığını hepimiz biliyoruz, besinleri dişlerimizle öğütmediğimizde kilo almamız kaçınılmaz oluyor” dedi. 





Kaynak: http://urlji.com/cjc8k0

Göz seyirmesi, göz seyirmesini ciddiye alın, göz seyirmesi neden olur

Gözün sık sık seğirmesi, gizli astigmat, miyop veya hipermetropun da işareti olabilir.
Göz seğirmelerinin sık aralıklarla ve uzun süre devam etmesinin göz hastalıklarının işareti olabileceğini söyleyen Opr. Dr. İskender Alkın Solmaz bu durumun; gizli hipermetrop, miyop ve astigmatın habercisi olabileceğine dikkat çekti.

Gözlük takanlarda göz seğirmesinin gözlük numarasında artış veya azalmaya işaret edebileceğini de vurgulayan Opr. Dr. Solmaz, “Kişi, göz numarasındaki değişikliğin farkına varmadan aynı gözlüğü takmaya devam ediyorsa seğirme artabilir” dedi.

Opr. Dr. Solmaz ayrıca göz kapağının iltihaplanması, göze yabancı maddelerin girmesi sonrasında da göz seğirmelerinin olabileceğini kaydetti.

YORULAN GÖZ, SEĞİRİR 

Uzun süre bilgisayara bakmanın, çok televizyon seyretmenin ve kitap okumanın gözü yorabileceğini belirten Solmaz, gözün aşırı yorulduğunda da tepkisini seğirme ile gösterebileceğini söyledi. Uyku saatlerine dikkat etmenin, bilgisayar kullanımını azaltmanın, evde yumuşak ve parlak olmayan aydınlatmaları tercih etmenin göz seğirmesini azaltacağını dile getiren Solmaz, ayrıca geceleri göz kapağına nemlendirici sürüp kapak cildini yüz kemiğine doğru hafifçe bastırarak masaj yapmanın da faydalı olacağını belirtti.

NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURULMALI? 

Göz seğirmesinin ciddiye alınması konusunda uyarıda bulunan Opr. Dr. Solmaz'a göre, görüldüğünde hemen doktora gidilmesi gereken belirtiler şunlar: 

• Göz seğirmesi uzun süre devam ederse ve gittikçe şiddetlenirse, 

• Yüzün diğer bölümlerinde kasılmalar da olursa, gözde şişlik, kızarıklık veya çapaklanma varsa, 

• Seğirme, göz kırpıştırma yani gözü tamamen kapatan bir şekil alırsa, 

• Göz kapağında düşüklük olursa.




Kaynak: http://urlji.com/rnzq5f

Erken boşalma önerileri

Erken Boşalma Önerileri

Erken Boşalma Sorunu ile baş edebilmek için öncelikle kişi kendine güvenmeli, sabırlı ve kararlı olmalıdır. Çünkü erken boşalma bir hastalık değil, kontrol sorunudur.
Erken boşalmanın nedenleri bilinirse çözümü de kolaylaşır.
Erken boşalmanın en önemli nedenleri düzensiz cinsel ilişki ve aşırı heyecandır. Normal bir evlilikte düzenli bir cinsel ilişki olduğu ve gereksiz heyecanlar yaşanmadığı için erken boşalma sorunu çok daha az olacaktır. Bununla birlikte, yine de erken boşalma sorunu ile karşı karşıya kalan kişi bunun üstesinden gelmek için çeşitli yöntemler ve hayat tarzı değişiklikleri uygulayabilir:

Öncelikle kafaya takmamak, dinlendirici şeyler yapmak, açık havada dolaşmak, stresten uzak durmak ilk adımdır. Eşinizle sevginizi paylaşın, konuşun, kendinizi tek bir şeye odaklamayın, yani sevgiyi ayakta tutun. Acele etmeyin, kafanızda daha uzun süre kontrolümü sağlayabilirim düşüncesine kendinizi inandırın, inanmak başarmanın yarısıdır ve eşinizle birlikte boşalmanın güzelliğini yaşayabilmek için birbirinizle konuşun.
Unutmayın: Düzenli egzersizler ile erken boşalma sorunu çözülebilir, stres ve gerginlik yapmadan sabırlı ve gayretli olun.





Kaynak: http://urlji.com/emb309

Erken boşalma tedavisi

Erken Boşalma Tedavisi: Erkeklerin karşılaştığı başlıca cinsel sorunlardan biri olan erken boşalmanın tedavisi, erken boşalma genellikle fiziksel bir nedenden kaynaklanmadığı için, çeşitli tekniklerin kullanılması ile boşalma refleksinin kontrol altına alınması ile gerçekleşir. Bu nedenle, buna "tedavi" demek tam olarak doğru değildir. "Erken boşalmanın kontrolünün öğrenilmesi teknikleri" daha doğru bir ifadedir. En sık kullanılan yöntem "Dur-Başla" tekniğidir. Erkek, ilişki esnasında orgazm olacak seviyeye gelince durur ve bekler. Bunu 2-3 kez boşalmadan tekrarlar ve sonuncusunda boşalır. Bu yönteme bir süre devam edilince boşalma kontrol edilebilir duruma gelir, ilişki süresi uzar ve alınan haz artar. Erken boşalmanın önüne geçmenin başlıca yöntemi ise meşru ilişkidir. Evlilik, cinsel hayatı düzene sokmasının yanında, pek çok cinsel sorunun da çözülmesine yardımcı olmaktadır.

Erken boşalmanın nedeni ne ise tedavi de ona göre şekillenecektir. Psikolojik tedavinin yanı sıra ilaç tedavisi ve bazı durumlarda ameliyat gerekebilir. Doktorunuza danışmayı ve doktorunuzun teşhis ve tedavisine uymayı ihmal etmeyin.




Kaynak: http://urlji.com/lzdf41

Erken boşalma nedenleri

Erken Boşalmanın Nedenleri: Başlıca neden genellikle psikolojiktir. Pek çok erkekte karşılaşılan bir durumdur. İlk cinsel ilişkide ve cinsel ilişkiye bir süre ara verildikten sonraki ilk birleşmede erken boşalmak normal kabul edilebilir, fakat durum süreklilik arz ediyorsa erken boşalma sorunundan söz edilebilir. Böyle bir durumda, yani erken boşalmanın süreklilik gösterdiği hallerde uygun tedavi ve önleyici tedbirler ile sorunun üstesinden gelinebilir.
Başlıca erken boşalma nedenleri düzensiz cinsel ilişki, gerginlik, heyecan, stres, depresyon olarak sayılabilir.
Evli çiftlerde, düzenli cinsel ilişki oranı arttığı ve stres, aşırı heyecan gibi olumsuz etkiler olmadığı için, erken boşalma çok daha az görülür. Evli çiftler, birlikteliklerini salt cinsellik üzerine kurmadıkları için cinsel ilişkiden daha fazla keyif alma şansına sahiptir. Ayrıca, eşler birbirini tanıdıkça, zamanla daha güzel vakit geçirebilmektedirler. Bu açıdan sevgi ile kurulmuş bir yuva kişilerin hem ruhsal, hem bedensel hem de cinsel açıdan mutlu olmaları için çok faydalıdır.




Kaynak: http://urlji.com/tduv94

Erken boşalma nedir

Mutlu bir birlikteliğin en önemli gereklerinden birisi de mutlu bir cinselliktir. Cinsellikte her iki tarafın da tatmin olması önemlidir. Bu nedenle, eşlerin aynı anda orgazm olmaları en ideal olanıdır. Bu her zaman mümkün olamayabilir, ancak eşler birbirini tanıdıkça daha uyumlu bir ilişki ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte, kimi zaman erkekler erken boşalma dediğimiz bir durumla karşılaşmakta ve bu erkek açısından da kadın açısından da cinsel mutluluğu engelleyebilen bir hal alabilmektedir.
Erken boşalma pek çok erkeğin karşılaştığı yaygın bir sorundur ve bu durum, sadece erkeğin sorunu olmakla kalmamakta, eşler arasında da sorunlara neden olabilmektedir. Çünkü, her iki eş de istediği doyumu sağlayamamaktadır.


Erken Boşalma Nedir? Henüz cinsel ilişki başlamadan ya da ilişkinin başındayken ve eş orgazm olmadan boşalmayaerken boşalma denir. Erken boşalma; erken gelmek ya da hızlı boşalmak olarak da ifade edilebilir. Genellikle, ilişkinin ilk 5 dakikasında olan boşalma erken boşalma olarak kabul edilmektedir. Erken boşalmayı derecelendirmek gerekirse: İlişkiye başladıktan sonraki 1-5 dakika arasındaki boşalma, erken boşalmadır. İlişkinin ilk dakikası içerisinden boşalma ise "orta derecede" olarak sınıflandırılır. Kişi daha ilişkiye başlamadan ya da ilk saniyelerde boşalıyorsa "ileri derecede erken boşalma" söz konusudur.
En sık karşılaşılan cinsel sorunlardan biri olan erken boşalma her yaştan erkeğin ortalama %25-%40'ında görülebilmektedir. Bazı erkekler için bu sorun sürekli olabilmekte, bir kısmında ise bazı dönemlerde görülebilmektedir. Bununla birlikte, her erkek hayatında en az bir kez erken boşalma sorunu ile karşılaşmaktadır.




Kaynak: http://urlji.com/suoirl

Saç dökülmesi nedenleri ve saç dökülmesine karşı öneriler

SAÇ DÖKÜLMESİ: Saç dökülmesi ifadesinden kasıt normalden fazla saçın dökülmesi yani saç sıklığının azalmasıdır. Çünkü günde 80-100 tel saçın dökülmesi normal kabul edilmektedir ve dökülen bu saçlarınyerine yenileri çıkmaktadır.
Saç Dökülmesi Nedenleri çeşitliolmakla birlikte başlıca nedenler cilt hastalıkları, yaşın ilerlemiş olması,ateşli hastalıklar, kansızlık, verem, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı olarak sayılabilir. Erkeklerde saç dökülmesi genellikledaha şiddetli olmaktadır.
Saç Dökülmesi Tedavisi için öncelikle sorunun nedeni tespit edilmelidir. Dengeli vesağlıklı beslenmestresten uzak durmak yapılacak ilk iştir. Uygun tedavi için bir deri hastalıkları uzmanına danışmak yararlı olacaktır. Ayrıca, dökülen saçları saç ekimi ilegeri kazanmak da mümkün olabilmektedir.
Sarımsak saçları güçlendirmeye ve saç dökülmesini azaltmaya yardımcı olur. Bu etkisi nedeniyle, saç dökülmesine bitkisel çözüm olarak sarımsak ve sarımsaktan yapılançeşitli şampuan ve bakım ürünleri kullanılabilir.



Kaynak: http://urlji.com/eu793j

Kaşıntı nedir, kaşıntı belirtiler, kaşıntı tedavisi

Kaşıntı Nedir? Vücudun herhangi bir yerinde hissedilen ve böcekdolaşıyormuş hissi, hafif yanma ve batma gibi rahatsızlıklarla ortaya çıkan kaşıntıya, tıp dilinde pruritus veya kaşeski denir.
Kaşıntı Nedenleri: Kaşıntıyı doğuran nedenler çok çeşitlidir. Bunlar şöylesıralanabilir:
- Sabun, çamaşır tozları ve bazıboyaların neden olduğu kaşıntılar.
- Yün veya naylon giyeceklerin neden olduğu kaşıntılar.
- Bazı kimyasal maddelerin neden olduğu kaşıntılar.
- İstiridye, yumurtasüt, çilek, soğan gibi bazı besinlerin neden olduğu kaşıntılar.
- Bazı ilaçların neden olduğu kaşıntılar.
Şeker, karaciğer, böbrek hastalıkları veya löseminin neden olduğu kaşıntılar.
  - Kurdeşenegzamasu çiçeği, kızamıkkızılkızamıkçıkveya deri iltihabının neden olduğu kaşıntılar.
- Mantarın neden olduğu kaşıntılar.
- Kıl kurdunun neden olduğu kaşıntılar.
- İshal veya kabızlığın neden olduğu kaşıntılar.
- Sinirlilik ve ruhi sıkıntıların neden olduğu kaşıntılar.
- Ayrıca, çeşitli nedenlerle hamilelikte kaşıntı şikayetleri de görülebilmektedir.
Kaşıntı Tedavisi: Tedavinin ilk şartı, kaşıntıyı doğuran sebebi bulmaktır. Kaşıntıya neden olan duruma göre kaşıntı kendiliğinden geçebileceği gibi tedavi de gerekebilir. Fakat her iki durumda da kaşınan bölgeyi mümkün olduğu kadar kaşımamaya ve kaşıntıyı arttıran unsurlardan uzak durmaya gayret edilir. Kesin tanı ve tedavi için doktora başvurmayı ihmal etmeyin.
Sürekli kaşıntı şikayeti çekenlerin “Kaşıntıya ne iyi gelir?” sorusuna verilebilecek kesin bir cevap yoktur, çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi kaşıntının çok farklı nedenleri olabildiği için kaşıntıya neden olan asıl sorunu tedavi etmek kesin çözüm olacaktır. Bunun dışındaki çözümler sadece geçicidir ve tedavi özelliği taşımaz. Bununla birlikte, sentetik olmayan doğal kumaşlardan giyinmeyevücudunuzda ve giysilerinizde sabun ve deterjan artığı kalmamasına, dengeli ve düzenli beslenmeye ve stresten uzak kalmaya özen göstermeniz faydalı olacaktır.
Bitkisel olarak ise zeytinyağlı defne sabunu kullanmanız yararlı olabilir.


Kaynak: http://urlji.com//b1mnue

Alerji nedenler, alerji belirtileri, alerji tedavileri

Solunum ya da temas yoluyla kişinin maruz kaldığı çeşitli maddelere karşı bağışıklık sisteminin, aslında bu maddeler zararlı olmadıkları halde verdiği reaksiyon, aşırı duyarlılık yada Alerji olarak tanımlanır.
Bağışıklık sistemi, yabancı bir maddeyle ilk kez karşılaştığında bu “yabancı maddeye” karşı bir antikorgeliştirir ve savunmaya geçer. Bu maddelerle ileride tekrar karşılaştığında daha önce geliştirmiş olduğu bu antikorlaryenidendevreye girer. Bu nedenle, örneğin polenlere karşı alerjisi olan biri her polen mevsiminde alerji riski ile karşı karşı kalır.
Alerji Belirtileri, etkilenen organa ve şiddetine göre çok çeşitli olmakla birlikte genelolarak kaşıntı, döküntü, hapşırma, burun akıntısı, öksürük, hırıltı, nefes darlığı, gözlerde yanma, dudaklarda şişme olarak sayılabilir.
En sık görülen alerji türleri; Saman Nezlesi, Göz Nezlesi, Astım, Egzema ve Kurdeşen’dir.
Alerji Nedenleri? Alerjiye neden olan pek çok faktör vardır. Özellikle kalıtımın önemibüyüktür. Bunun yanında alerjinin başlıca nedenleri polenler, evdeki tozlar (akarlar), kedi-köpek gibi hayvanların tüyleri ve küf mantarlarıdır. Ayrıca, sigara dumanıkatkımaddeli gıdalar, deterjan ve parfüm kokusu,hava kirliliği de alerji şikayetlerini tetikleyebilmektedir.
Alerji Tedavisi için ilk yapılması gereken alerjiye neden olan etkenin bulunup, kişiden uzaklaştırılmasının sağlanmalıdır. Alerjinin şiddetine göre ilaç ve aşı tedavisi dekullanılabilir.
Alerjiden Korunmak için alerjisi olan kişinin alerjinin çeşidine göre alerjiye neden olan kedi-köpek gibi hayvanları ev içinde beslememesi gerekir. Evdeki yatak, çarşaf, nevresim gibi ev eşyaları, içinde akar barındırdığı için, sık sık yıkanmalı ve ev havalandırılmadır. Polene alejisi olan kişilerin, polen mevsimi olan bahar aylarında mümkün olduğuncaçiçek ve ağaç olan yerlerde maskesiz dolaşmaması yararlı olacaktır. Ayrıca, stres de bağışıklık sistemini etkilediği için stresten de uzak kalmaya çalışılmalıdır.


Kaynak: http://urlji.com/gjm9p9

25 Ocak 2014 Cumartesi

Sivilce neden çıkar nasıl tedavi edilir






Sivilce Nedir? Sivilce, ciltteki yağ bezlerinin faaliyetlerindeki bozulma sonucu meydana gelen bir hastalıktır. İnsanların %80′i hayatlarının belli dönemlerinde sivilce (akne) problemi lekarşılaşmaktadır. Bu sivilcilerin tamamına yakını zamanla ortadan kalkmaktadır.
Sivilce, genellikle yüzde görülmekle birlikte vücudun farklı bir çok yerinde de görülebilmektedir. Bunlar arasında boyun, göğüs, sırt, omuzlar ve bazen kalçalar sayılabilir.
Sivilce bir deri hastalığı olarak değerlendirilmektedir ancak genel sağlık açısından bir zararı yoktur. Özellikle yüz bölgesinde çıkan sivilcelerin oluşturduğu en önemli sorun estetik yani görünüm olarak kişiyi rahatsız etmesi ve buna bağlı olarak da ruhsal etkidir.
Sivilceler ergenlik çağında sıkça görülmekle birlikte her yaştaki yetişkinlerde de görülebilmektedir.
Sivilce Nedenleri: Sivilceye neden olan etkenlerin başında kalıtım gelmektedir. Bunun yanında stres, adet dönemlerinde hormonal değişikliklere bağlı olarak meydana gelen değişmeler, bazı ilaçlar ve kozmetik maddeler sayılabilir.
Sivilce Tedavisi: Sivilcelerin çoğu dönemsel ve geçicidir ve zamanla kendiliğinden geçecektir. Burada dikkat edilmesi gereken bir konu da sivilceleri sıkmanın doğru olmadığıdır. Bu, deride kalıcı sivilce izleri oluşmasına sebep olabilir. Bununla birlikte sivilceler uzun süre devam eder ve tedavi edilmezse kalıcı hal alabilirler. Bu nedenle, uzun süre geçmeyen ve aşırı şekilde deride oluşan sivilcelerin tedavi edilmesi önerilir.
Fakat bu tedavi kısa süreli değildir ve zaman içerisinde sivilceler yeniden çıkabilmektedir. Yani sivilce tedavisinde sabır önemlidir.
Sivilce tedavisi için pek çok sivilce ilacı ve kremi vardır, fakat bu ilaç ve kremleri bilinçsizce kullanmak daha zararlı da olabilir. Ayrıca, sivilce bitkisel doğal yaklaşımlarla da azaltılabilir. Sivilce tedavisinde yüzeysel tedavi, antibiyotik tedavisi ve hormon tedavisi gibi yöntemler kullanılır. Herkesin ihtiyaç duyacağı tedavi şekli kendine özgüdür. Bu nedenle hangi tedavinin uygulanacağına doktor karar verecektir. Hangi tür tedavi olursa olsun, tedavinin uzun süre alabileceği unutulmamalı ve sabırlı olunmalıdır.
Sivilceleri gidermek için ilaçlardan önce sağlıklı ve dengeli beslenmeye, yeterince su içmeye ve egzersiz yapmaya önem vermelidir. Sağlıklı beslenen bir kişide sivilce oluşması ya hiç gerçekleşmeyecek ya da çok daha az görülecektir. Bu nedenle, öncelikle sağlıklı beslenmek, alkol ve sigaradan uzak durmak ve düzenli egzersiz ve yürüyüş yapmak en iyi tedbir olacaktır.
kaynak:http://urlji.com/v2g0fv

24 Ocak 2014 Cuma

Basur (Hemeroid) nedeni, basur belirtileri, basur tedavisi

Hemoroid (daha bilinen adı ile “Basur”) Türkiye’de her üç kişiden birinde görülen yaygın bir hastalıktır.
Hemoroid Nedir? Basur, anüs (makat) bölgesindeki damarların varis gibi genişlemesidir. Kalıtımsalözellik de taşıyan Basur’un ana nedeni kabızlıktır. Beslenme vesağlık önlemleriyle denetim altında tutulabilir, ama çoğu kez kesin tedavi için cerrahi
müdahale gerekebilir. Kanama şeklinde ortaya çıkar.
Hemoroidin nedenleri: Kronik kabızlık, hamilelik (özellikle ard arda olursa), şişmanlık (yanlış beslenme: çok ve baharatlı, acı vb. yemek yeme)
, soğuk yerlerde fazla oturma,alkol alışkanlığı; makatı zedeleyecek şekilde uzun süre bisiklet, motosiklet gibi araçları kullanmak, günün büyük bir
kısmını oturarak geçirmek, hareketsizlik, son bağırsaklardaki bazı hastalıklar vb. basur (hemoroid) oluşmasını kolaylaştıran etkenlerdir.
Bol su içmeye ve dengeli beslenmeye; özellikle lifli besinler, bol meyve ve sebze yemeye,
Düzenli spor yapmaya,
Ağır yük taşımamaya,
Dar giysiler giymemeye ve uzun süre oturmamaya dikkat edin.
Hemoroid tedavisi: Basur’un neden olduğu kanama aşırı olmasa bile uzun süre devam etmesi halinde kansızlığa sebep olabilir. Kişinin yaşam kalitesini
olumsuz yönde etkileyen bir hastalıktır. Bununla birlikte, günümüzde Basur Tedavisi oldukça kolaylaşmıştır. Her türlü
sorunuz ve şikayetiniz için doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin.



Kaynak: http://urlji.com/rw28gp

Depresyon nedir, depresyon belirtileri depresyon tedavisi

Depresyon Nedir? Depresyon; duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendini gösteren; kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklar sonrasında gelişen çökkünlük halidir.
Depresyon Belirtileri çeşitli olmakla birlikte başlıca belirtiler: Neşesiz ve bitkin bir ruh hali, karamsarlık ve ümitsizlik, cinsel istekte azalma, hiçbir şeyden hoşlanmamak, istek ve ilgilerde azalma olarak sayılabilir.
Depresyonda olan kişide çökkün ruh halinin yanında hayattan ve önceden keyif alarak yaptığı şeylerden zevk almada belirgin bir azalma durumu söz konusudur. Kişi kendini mutsuz hisseder, karamsar ve ümitsizdir. Her şeyi olumsuz olarak değerlendirme eğilimindedir. Bu karamsar düşünceler, istem dışıdır. Bakışları donuklaşmış ve bakışlar ve duruş yere doğrudur. Hareketler ve konuşmalar yavaşlamış olabilir. Ayrıcadepresyonda olan kişi daha kısık sesle konuşmaya başlamıştır. Basit konularda dahi kararsızlık yaşayabilmektedir.
Yalnız gün içerisindeki olağan duygu değişimlerini depresyon olarak değerlendirmek de yanlış olur. Depresyon denilebilmesi için, belirtilerin en az 2-3 haftadır devam ediyor olması gerekir. Bazı durumlarda kişi baş, boyun, eklem ağrıları, nefes darlığı, çarpıntı gibi durumlardan şikâyetçi olabilir. Bu şikâyetlerin görünürde bir nedeni olmamaklabirlikte depresyonun dolaylı etkileri olabilir.
Depresyon Tedavisi kişide depresyon durumunu oluşturan nedenlere göre yapılmaktadır. Depresyon Tedavi edilmezse kendiliğinden 1 yıl kadar sonra geçebilmektedir, fakat tedavi edilen depresyon çok daha kısa sürede ve daha kalıcı olarak düzelmektedir. Depresyonlu hastaların %15′inde intihar görülebilmektedir. Ayrıca kişinin huzuru ve hayat kalitesi düşmektedir. Bu nedenle, tedavi edilebilen ve tam olarak düzeltilebilen bir hastalık olan depresyonun, tedavi edilmesi önemlidir. Tedavide en önemli unsur hastanın durumunu iyi anlaması ve depresyonu aşacağına inanarak buna göre hareket etmesidir. Doktorunuzdan yardım almayı ihmal etmeyin.



Kaynak: http://urlji.com/sli6v8

Domuz gribi nedir, domuz gribi belirtileri, domuz giribi tedavisi

Domuz Gribi Nedir? Domuz gribi, domuzlarda görülen A (H1N1) tipigrip virüsünden kaynaklanan ve insanlara da bulaşabilen ve bulaşıcılığı diğer griplere nazaran daha hızlı olan bir hastalıktır.
Domuz Gribi Belirtileri: Domuz gribinin belirtileri, insanlarda görülen grip belirtilerine benzerdir. Bunlar: Yüksek ateş, öksürük, baş ağrısı, boğaz ağrısı, bütün vücuda yayılan eklem ağrıları, üşüme ve bitkinlik gibi belirtileri içermektedir. Bazı vakalardakusma ve ishal de görülebilmektedir. Domuz gribine yakanalanlarda görülen ateş, normal grip ateşinden daha fazla olmaktadır. Bu nedenle, özellikle sınır kapılarına termal kameralar yerleştirilerek domuz gribi olan kişilerin ülkeye girişi esnasında tesbit edilerek karantina, tanı ve tedavi işlemleri yapılabilmektedir.
Bu belirtiler sadece domuz gribine özgü olmadığı için tanı konulması için hastanın yakın geçmişi, domuz gribi olan kişilerle temas edebileceği bölgelerde bulunup bulunmadığı ya da domuzların ve kümes hayvanlarının bulunduğu ortamlarda bulunup bulunmadığı sorgulanarak ayırıcı tanı yönteminin uygulanması gerekmektedir.
Domuz Gribi Nasıl Bulaşır: Domuz gribi virüsü, solunum yoluyla bulaşmaktadır. Domuz gribi domuzdan insana ve insandan insana bulaşabilmektedir. İnsandan insana, hapşırık, öksürük ve hatta ele bulaşması halinde tokalaşma yoluyla bulaşabilen domuz gribi, bilgisayar klavyesi gibi virüslü bir yerle temas ettikten sonra burna ve ağıza dokunulması ile de yayılabilmektedir.
Öğrenciler, sağlık çalışanları, veterinerler, domuzlarla doğrudan temas içinde olanlar, hastalığın görüldüğü ülkelere seyahat edenler, vücut direnci düşük olan kalp, tansiyon ve şeker hastaları daha fazla risk altındadır.
Domuz Gribi Tedavisi: Domuz gribi teşhisi konuldu ise öncelikle gribin daha fazla yayılmasının engellenmesi için önlem alınmalıdır. Domuz gribine yakalananların büyük bir çoğunluğu kendiliğinden iyileşmekte ve hatta domuz gribine yakalandığını dahi bilmeden hastalığı atlatabilmektedir. Bununla birlikte, vücut direnci zayıf olanlar ile kronik rahatsızlıkları olanlar, sigara ve alkol kullananlar için hastalık ciddi bir tehdit oluşturabilir.
Bu dönemde hasta olan kişi gribin bulaşmasını önlemek için eşyalarını başkalarıyla paylaşmamalı ve yakın temastan kaçınmalıdır. Özellikle yüksek risk grubunda olanlar daha dikkatli ve tedbirli olmalı ve grip şikayetleri gösteriyorsa en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna baş vurulmalıdır.
Domuz gribinden korunma ve önleyici tedbirler: Domuz gribine yakalanmayı önlemek için domuz gribi aşısı geliştirilmiştir. Bu aşının, henüz tartışmalı olmakla birlikte, %85 oranlarında koruyucu olabildiği söylenmektedir. Kimileri aşının, özellikle risk grubundakiler için, mutlaka yapılması gerektiğini savunurken, bazıları da aşının yan etkileri konusunda tereddütlerini dile getirmektedir.
Domuz gribi bulaşıcı bir hastalık olduğu için öncelikle hasta olan kişilerin virüsü yayması önlenmelidir. Bunun için;
Öksürürken ve hapşırırken ağız ve burun kapatılmalı, kullanılan mendiller hemen çöpe atılmalıdır. Eller ağız ve buruna götürülmemelidir, çünkü virüs bu yolla yayılabilir. Eller sürekli sabunlu suyla yıkanmalıdır. Su ve sabun dezenfekte için yeterlidir. Bununla birlikte, su ve sabun bulunamayan yerlerde dezenfekte için üretilen, fakat kaynağı ve içeriği belli olan ürünler kullanılabilir. Hastalanınca vakit geçirmeden doktora başvurulmalı; okula ve işe gidilmemelidir.
Bitkisel tedavi olarak, gribe zencefil iyi gelmektedir. Ayrıca, İbrahim Saraçoğlu Hocamızın tavsiye ettiği kuru soğan grip şikayeti için belki de rakipsizdir.
İnce kabuğunu soyduktan sonra 8-10 parçaya ayırdığınız bir soğanı 2 bardak suda 5 dakika kadar kaynattıktan sonra suyunu süzüp içerseniz, gribe karşı çok etkili olduğunu göreceksiniz.



Kaynak: http://urlji.com/j6bgjh